Dün, Bizim “Radyo” ile Görüştük Köyde.

Dün, Bizim “Radyo” ile Görüştük Köyde.
Trabzon Haber
Trabzon Haber
10 Aralık 2021 Cuma 20:18

Çok değerli okuyucularımız sizler bizler ve hepimizi geçmişe götürecek nostaji yazı daha İrfan Elbir kardeşimizden.Dün, Bizim “Radyo” ile Görüştük Köyde.Sıradan bir görüşme olmadı tabi, yine kahırlı, yine sitemli…

60’lı yıllarda, sayılı evlerde bulunan ve bizi dünya ile buluşturan bir radyodan bahsediyoruz. Köy evimizin en nadide yerinde, bazen dolabın rafında, bazen büyük masamızın köşesinde, üzerinde mutlaka güzel bir örtü bulunan “PHİLİPS” radyo bu…

Beş tane dalgası olan, ama bizim sadece kısa, orta ve uzun dalgalarını kullandığımız, çoktandır unuttuğumuz yadigârımız. İstasyonu bulmak için dört katlı anten çubuğunun bile yeterli olmadığı, ince bakır kablo ile anteni doruk ağasının dallarına kadar uzattığımız gençlik sevdamız. Saat başı acans (ajans), gün içinde yurttan sesler, THM korosu, türküler ve akşam saatlerinde arkası yarın programlarını kesintisiz takip ettiğimiz evin neşesi.

Onu kucakladım, dışarı çıkardım.. Dalgalarına dokundum, kurcaladım, ses yok. Elektrik yok, pil yok, o ormanları inleten gümbür gümbür ses yok. Pil markası, “Berec” mi, “Kivi” mi idi acaba, bilen var mıydı?

Radyo dile geldi birden..

“Sen!” dedim, dondum kaldım.

“Sus” dedi bana.. “Ağzını açma sakın, hele sen hiç konuşma… Sen de vefasız çıktın. Sen de bu toprakların emzirdiği çocuk değilsin artık. Büyüdünüz, mektep medrese gördünüz, cebiniz para, üstünüz elbise, altınız araba gördü. Sen daha doğmadan ben bu ocağın kara ateş dumanından nasiplendim evlât. Nerelerdeydin bugüne kadar? “tekir”i yazdın, “mereği” yazdın, “çöten”i yazdın, tuttun “Kayaslı Değirmeni”ni bile yazdın, bize gelince dilin lâl oldu. Bir de geçmiş karşıma konuşursun. Değiştin oğlum, sen de değiştin. Değişmeyen sadece şu karşıda görülen Sivri Dağı’nın heybetli duruşu kaldı. Çek dirseğini omzumdan yük olma bana. Benim derdim bana fazladır bile. Çok şey bildiğini zannedersin; ama toprağın, taşın ve eşyasın da bir kalbi olduğunu, bir yürek taşıdığını hala öğrenememişsin çok yazık.. Var git oğul, gücendim sana. Beni de ait olduğum yere bırak. Ben kendi kendime yeterim. Gerçi senden başkası da dokunmaz bana ya… Var git işine…”

Cevap vermedim, veremezdim zaten.

Dediğini yaptım, onu ait olduğu yere koydum.

Sonra evin içine, kapılarına, dolaplarına baktım. Evin etrafına, ahırına, bahçesine, karayemiş yapraklarına, Gümüşhane armudunun dallarına baktım. Karşı yamaçlara, yaprağı dökülmüş ormanlara, İnkaya’nın zirvesine baktım. Sonra da caminin üst tarafındaki mezarlıkta, kimselerin bilmediği nice sırlarla yatan sessiz yığınlara…

Ya sonra…

Sonra musluğa eğildim, yüzümü yıkadım.

Başımı kaldırdım.

Ama, bir türlü aynaya bakamadım…

Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.